Muhammet Resulof’un (Şiraz, 1972) geçen ay sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldığı İran’dan kaçabilmesi iyi bir şey! Birkaç hafta önce sınırı yürüyerek geçti ve komşu bir ülke (büyük olasılıkla Türkiye) üzerinden Almanya’ya sığındı ve burada filminin son sahnesini çekebildi.
Böylelikle Cannes’da yarışan “Kutsal İncir Çekirdeği” filminin gösterimine katılma fırsatı bulan Resulof, bu akşam Altın Palmiye’yi sahnede kendi elleriyle kazanma şansına da aday olan bu başyapıtla sahip oluyor. politik sinema tarihinin en nefes kesici, en özgün ve en tatmin edici örneklerinden biri olabilir.
KÜLTÜREL MİRAS
Resulof her şeyden önce hikaye anlatmayı çok iyi bilen bir kreatif direktör. Seyircinin dikkatini muzip bir şekilde farklı yönlere çekerek, hatta gerektiğinde onları çıkmaz sokaklara sürükleyerek hikayenin gerilimini hiç tereddüt etmeden verimli hale getirmeyi başarıyor. Bu zengin anlatım gücünden yararlanan meslektaşları Farhadi, Ghobadi, Kiarostami, Makhmalbaf, Merhjui, Naderi veya Panahi gibi Resulof da kökleri Binbir Gece Masallarına kadar uzanan tatmin edici kültürel mirastan iyi bir şekilde yararlanıyor.
MAHSA AMINI’DEN İLHAM ALINDI
Filmin konusu politik ve günceldir. İki yıl önce yakalanıp götürüldüğü karakolda başını yeterince örtmediği için ölen genç kız Mahsa Amini’nin olayını konu alan gerçekçi ve yaratıcı senaryo, bazen gerçek video görüntüleri ile sağlam bir belgesel çerçeve oluşturuyor. .
Her şey saygın bir memur olan ve biri üniversiteye giden iki genç kız babası olan İman’ın sorgu hakimi pozisyonuna terfi etmesiyle başlar. Mümin İman, önündeki dosyaları incelemeden, hükümetin aleti olan başsavcının emirlerini yerine getirmek ve masum insanları darağacına göndermek zorunda kalıyor.
Resulof İranlı kadınların direniş gücüne inanıyor. Kadınlar er ya da geç mutlu yarınları şekillendirecek. İran hükümetinin yaygarası, onların açısından bakıldığında boşuna değil. Bu güçlü film, ülkeye dayattıkları anakronik rejim için ciddi bir tehlike oluşturuyor! Gerçek adının Kutsal (İngilizce çevirisinde olduğu gibi) veya Yabani İncir Ağacının Tohumu (Fransızların dediği gibi) olması önemli değil. Muhammet Resulof’un bu filmle molla rejiminin temeline incir ağacı diktiği doğrudur!
Hayır aslında yıllardır tüm baskılara rağmen incir ağacı dikip sulayanların, özellikle de İranlı genç kadınların çabalarına sembolik bir görünürlük kazandırıyor. Gerçekçi umut ateşini sıcak tutmasından bahsetmiyorum bile. Sonuç olarak bu akşam açıklanacak ödül listesinin başında Muhammet Resulof ve Jacques Audiard isimlerinin yer almaması jüri açısından ciddi bir şanssızlık olacaktır.