ABD’li bilim insanları, Parkinson gibi nörolojik hastalıklarla mücadelede dansın iyileştirici etkisini kanıtlamayı başardı. Virginia Tech Üniversitesi Beyin Laboratuvarı uzmanları, dansın bu tür hastalıklara sahip bireylerde nasıl etkili olduğunu araştırdılar. Parkinson hastalarında beynin motor kontrolü ve ritim işlemesinden sorumlu olan bazal ganglion bölgesinin etkilerini inceleyen araştırmacılar, dansın bu kişilerde beyin aktivitesini arttırarak “ritmi yeniden bulmalarını” sağladığını keşfettiler.
Dansın Parkinson ve Alzheimer gibi nörolojik bozukluklarda olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Bu tür hastalıklar sinir yollarının çökmesine neden olurken, dans vücudun koordine şekilde hareket etmesini gerektirir ve bu da yeni sinir yolları yaratırken iletişimi artırır. Böylece hastaların konuşma ve yürüme güçlüğüyle mücadele etmeleri daha kolay hale gelir.
Uzmanlar, dansın beyin içi senkronizasyonu sağlayarak beyinde yeni sinir bağlantıları oluşturduğunu belirtiyorlar. Dans etmenin sadece beden sağlığına değil, aynı zamanda zihin sağlığına da olumlu etkileri olduğu vurgulanmaktadır. Özellikle Parkinson hastaları için bu tür aktivitelerin önemi büyüktür.
Araştırmacılar, dansın ritmik ve sesli yanıtlara verilen becerinin evrimsel bir adaptasyon olduğunu düşünmektedir. Bu beceri genellikle yunus ve papağan gibi sesleri öğrenebilen hayvanlarda görülür. Dans etmenin vücut ve zihin sağlığı üzerindeki olumlu etkileri uzun süredir bilinmektedir ve ABD’de Parkinson hastaları için özel dersler verilmektedir.
Bilim insanları, dans etmenin hem beden hem de zihin sağlığı için faydalı olduğunu vurgulamakta ve herkesin bu tür aktivitelere daha fazla önem vermesi gerektiğini belirtmektedirler. Bu bulgular, dansın nörolojik hastalıklarla mücadelede önemli bir role sahip olabileceğini göstermektedir.