Bir araştırmaya göre, 27 ülkede 27.000’den fazla insan üzerinde yapılan çalışmada, katılımcıların yarısının hayatlarında ilk kez felç geçirmiş kişilerden oluştuğu ortaya çıktı. Bu çarpıcı bulgular, felç riskinin cinsiyet, yaş, etnik köken ve coğrafi bölgeler gibi faktörlere bağlı olarak değişebileceğini gösteriyor.
Çalışmaya katılanlar arasında farklı etnik kökenlerden ve coğrafi bölgelerden gelen kişiler bulunmaktaydı ve katılımcıların kardiyovasküler risk profilleri de büyük farklılıklar gösteriyordu. Bu da felç riskinin genetik, çevresel ve yaşam tarzı faktörlerinin karmaşık etkileşimleri sonucu ortaya çıkabileceğini düşündürmektedir.
Araştırma sonuçları, felçten korunmada ve tedavisinde kişiselleştirilmiş yaklaşımların önemini vurgulamaktadır. Sağlık uzmanlarının, bireylere uygun risk faktörlerini belirleyerek ve uygun önleyici tedbirleri alarak felç riskini azaltmaya yönelik stratejiler geliştirmesi gerekmektedir. Bu çeşitlilik dikkate alınarak yapılacak olan müdahalelerin daha etkili ve başarılı olabileceği görülmektedir.
Sonuç olarak, felç gibi ciddi bir sağlık sorununun multidisipliner bir yaklaşımla ele alınması gerektiği ve bu tür araştırmaların felç riskinin anlaşılmasına ve önlenmesine katkı sağladığı vurgulanmaktadır. Bu tür geniş kapsamlı çalışmaların gelecekte daha fazla bilgi ve daha etkili müdahale stratejileri sağlaması beklenmektedir.