Harvard Tıp Okulu’ndan bir genetik profesörüne göre, uzun ve sağlıklı bir ömür sürmek mümkün. Bu uzun yaşamın sırlarını araştıran bilim insanları, günlük sağlıklı alışkanlıkların önemine vurgu yapıyor. Profesör David Sinclair’e göre, yaşlanmayla mücadele etmek ve uzun yaşamak için vücudun rahatına pek fazla düşkün olmamak gerekiyor.
Sinclair, beslenme alışkanlıklarının önemine dikkat çekerek, beslenme sıklığını azaltmanın uzun ve sağlıklı bir yaşam için kritik olduğunu belirtiyor. Ayrıca, egzersiz yapmak ve aralıklı oruç tutarak vücudu gerilime maruz bırakmanın yaşlanmayla mücadelede etkili olduğunu ifade ediyor.
NAD+ seviyelerini artırmak için yapılan aktivitelerin gen ifadelerini düzenleyen ve DNA hasarını onaran protein sirtuin’in düzgün çalışmasını sağladığını vurgulayan Sinclair, yaşlılıkta sağlığın büyük ölçüde yaşam tarzına bağlı olduğunu belirtiyor.
Sinclair, bitki odaklı bir diyeti benimseyerek şeker ve et tüketiminden kaçınıyor. Bitki bazlı gıdaların diyabet, obezite, ve kardiyovasküler hastalık riskini azalttığı bilinmektedir. Ayrıca dengeli beslenmenin önemine de değinen Sinclair, su tüketiminin yaşam için önemine işaret ediyor.
Düzenli egzersizin kemikleri güçlendirdiğini ve kalbi koruduğunu belirten Sinclair, fiziksel aktivitenin uzun yaşamın en büyük sırrı olduğunu vurguluyor. Ayrıca, zihinsel aktivitelerin de beyni geliştirdiğini ve uzun yaşamın bir diğer önemli unsuru olduğunu belirtiyor.
Sinclair’in önerileri doğrultusunda hareket ederek yaşam tarzını değiştiren bireylerin 250 yaşına kadar yaşayabileceğine inanan profesör, insanların sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmelerinin mümkün olduğuna inanıyor. Bu nedenle, doğru beslenme, düzenli egzersiz, su tüketimi ve zihinsel aktivitelerle uzun ve sağlıklı bir yaşamın kapılarını aralamak mümkündür.