İstanbul’da 2023 yılında mayıs ayında ortaya çıkan Yenidoğan Çetesi, birçok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakımlarını kiralayarak insanlık dışı koşullarda birçok bebeğin ölümüne sebep oldu. Bu çete, eski PKK hükümlüsü ve İYİ Parti üyesi olan Reyap Hastanesi yenidoğan yoğun bakım doktoru Fırat Sarı ve İlker Gönen tarafından yönetiliyordu. Kurbanlarının aileleri tarafından CİMER’e yapılan şikayet, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve İstanbul Emniyeti’nin devreye girmesine sebep oldu.
Yapılan incelemeler sonucunda, 41 şüphelinin bu suça karıştığı tespit edildi. Dr. Fırat Sarı, yenidoğan yoğun bakım ünitelerini işletmek amacıyla birçok özel hastane ile anlaşma yapmış ve burada çalışan sağlık personelini kiraladığı hastanelere yerleştirmişti. Çetenin yöntemi, yenidoğan bebek hastaları uzun sürelerde hastanede tutarak SGK’den yüksek miktarlarda ödeme almak ve uygun tedavi yöntemleriyle tedavi edilemeyen bebeklerin ölümüne sebep olmaktı.
Çetenin elebaşısı Fırat Sarı ve diğer üyeleri arasında hemşireler de bulunmaktaydı. Örgüt üyeleri arasında ise Renas Kılıç, Serdar Yüksel, Fehmi Alperen, Hakan Doğukan Taşçı, Hasan Basri Gök, Deniz Korkmaz, Enes Kaan Bölükbaşı, Hüseyin Günerhan, Sümeyye Nur Arslan, Cansu Akyıldırım ve Mehtap Sayar yer alıyordu. Ayrıca, çete ile ilişkili hemşireler de şüpheliler arasındaydı.
Çetenin yöntemi, hastanelerde çalışan hemşirelerin kilit rol oynamasıyla işliyordu. Dr. İlker Gönen ve diğer şüpheliler, yasadışı işlerde kullanılmak üzere hemşireleri manipüle ediyor ve usulsüz raporlar düzenlemeleri konusunda yönlendiriyordu. Hemşirelerin ifadeleri, çetenin nasıl işlediğine dair önemli bilgiler veriyordu.
İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Emniyet iş birliğiyle yapılan soruşturma, çetenin faaliyetlerinin deşifre edilmesini sağladı. Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen bazı şüpheliler, çetenin nasıl işlediği hakkında detaylı bilgiler verdi. Çetenin yaptığı insanlık dışı eylemler, toplumda büyük infiale yol açtı ve hukuki süreç başlatıldı.
Sonuç olarak, Yenidoğan Çetesi’nin ortaya çıkması ve faaliyetlerinin deşifre edilmesi, sağlık sektöründe ciddi bir güven krizine yol açtı. Bu skandal, sağlık kurumlarının daha sıkı denetlenmesi ve işleyişlerinin gözden geçirilmesi gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Çetenin organizesi ve işlediği suçlar, hukuk sistemine ve toplumdaki insanlık duygularına meydan okuyan ciddi bir sorun olarak değerlendirilmektedir.